Mirasçıların Miras Payları, Miras Paylaşımı

Mirasçıların miras paylarına ilişkin kurallar Medeni Kanun’da düzenlenmiştir. Türk Miras Hukuku‘nda da mirasçı kavramı en temel anlamda iradi mirasçı ve yasal mirasçı olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulmuştur. İradi mirasçı tanım olarak mirasbırakanın kendi iradesi doğrultusunda ölüme bağlı tasarruf işlemi yoluyla mirasçı sıfatını haiz olur. (MK 502-574) Yasal mirasçı sıfatı ise doğrudan doğruya kanun hükmü ile kurulur. Mirasbırakanın iradesinden bağımsızdır. Yasal mirasçılar daha sonra detaylı bahsedileceği üzere saklı payı olan yasal mirasçılar ve saklı payı olmayan yasal mirasçılar olmak üzere ikiye ayrılırlar.

1-) Yasal Mirasçı Kavramı

Yasal mirasçılar Medeni Kanun’un 495-501 sayılı hükümleri arasında açıklanmış olup miras bırakanın kan hısımlarından bazıları, mirasbırakanın evlatlığı ve evlatlığın altsoyu, mirasbırakanın sağ kalan (dul) eşi ve son olarak ise devletten ibarettir.

a) Kan Hısımlarının Yasal Mirasçılığı ve Miras Payları

Hukukumuzda kan bağı üzerinden yapılan paylaşım bireylerden ziyade zümreler üzerinden belirlenir. Zümre (parantel) sistemi bireylerin murise (miras bırakan) yakınlığını değil bulundukları zümreleri esas alır. Bahsedilen zümrelerin içinde zümre başı olarak ifade edilen asıl ortak ve onun altsoyu bulunur. Bu şekilde üç adet zümre belirlenmiştir. Böylece kan hısımlarından hangilerinin yasal mirasçı sıfatını haiz oldukları netleştirilmiştir.

Miras Payları
Miras Zümre sistemi

a1) Birinci Zümre Mirasçılarının Miras Payları (Mirasbırakanın Çocuklarının, Torunlarının ve Bunların Alt Soyları):

Medeni Kanun’un 495 sayılı maddesi uyarınca mirasbırakanın altsoyunun bulunduğu zümredir. Burada ifade edilen sadece mirasbırakanın çocukları değildir, çocuklarının miras bırakandan önce vefat ettiği durumlarda onların çocukları yani torunları hatta sınırlama olmaksızın torunlarının çocukları dahi bu zümrede yer almaktadır. Belirtilmesi gereken bir husus olarak mirasbırakanın varsa evlatlığı ve evlatlığının altsoyu da bu zümrede değerlendirilir.

Ölüm anında miras bırakanın eşi hayatta ise mirasın ¼’ü eşe, ¾’ü ise birinci zümre mirasçılarına paylaştırılır. Eğer ölüm anında mirasbırakanın eşi hayatta değilse bu durumda mirasın tamamı birinci zümre mirasçılarına kalır.

a2) İkinci Zümre Mirasçılarının Miras Payları (Mirasbırakanın Anası, Babası, Kardeşleri ve Yeğenleri ile Bunların Alt Soyu)

Ölüm anında mirasbırakanın alt soyu yoksa miras ikinci zümre mirasçılarına geçer. Medeni Kanun’un 496 sayılı hükmünde belirtildiği üzere ikinci zümre murisin anası, babası ve onların altsoyundan oluşur. Altsoyda ana baba ortaklığı aranmaz.

Ölüm anında mirasbırakanın eşi hayatta ise ve mirasbırakanın alt soyu yok ise eşin miras payı 1/2, ikinci zümrenin yani ana ve babanın miras payı 1/2’dir. Eğer ana ve babadan biri hayatta değilse miras hayatta olmayan anne ve babanın alt soyuna geçer.

Eğer ölüm anında mirasbırakanın eşi hayatta değilse ve birinci zümrede de ölenin kan hısımı yok ise bu durumda mirasın tamamı ikinci zümre mirasçılarına kalır.

a3) Üçüncü Zümre Mirasçılarının Miras Payları (Mirasbırakanın Dedeleri, Nineleri, Amcaları, Dayıları, Teyze ve Halaları ile Bunların Alt Soyu):

Medeni Kanun 497’de düzenlenen bu zümre mirasbırakanın büyük anne, büyük baba ve altsoyundan oluşur. Altsoyda yine bir sınırlama yoktur, murisin ana ve baba taraflarından ayrı ayrı büyük ana ve büyük babaları, amcası, teyzesi, halası ve onların çocukları bu zümrede bulunur. Fakat açıklanması gereken önemli bir husus olarak: zümre başı olan büyük anneler ve büyük babalar ve onların çocukları dışında kalan üçüncü zümre kan hısımları, ölüm anında sağ kalan eş olduğu durumlarda, zümre başı ve çocuklarının ölüm benzeri sebeplerle mirasçı sıfatını kazanamadığı hallerde mirastan hak talep edemezler. Sağ kalan eş tek başına mirasçı sıfatını kazanacaktır.

Bahsedilen zümrelerin numaralandırılması önemlidir. Zira bu zümreler arasında bir öncelik ilişkisi vardır. Önce gelen zümrede bir mirasçı dahi olsa sonraki zümrede bulunanlar yasal mirasçı sıfatını kazanamazlar. Örnek vermek gerekirse mirasbırakanın çocuğu hayatta ise yani birinci zümrede yasal mirasçı sıfatını kazanan biri var ise ikinci zümrede bulunan murisin annesi yasal mirasçı sıfatını kazanamaz. Zümreler arasında olduğu gibi zümre içerisinde de bir öncelik ilişkisi vardır. Buna göre aynı zümre içerisinde bulunanlar arasında kök başı olarak ifade edilen kişi altsoyuna karşı önceliklidir. Örneğin murisin çocuğu ve torunu birinci zümrede yer alır fakat mirasbırakanın çocuğu hayattaysa torunu yasal mirasçı olamaz, öncelik kök başı olan çocuğundur. Fakat halefiyet ilkesnin bir sonucu olarak verilen örnekte kök başı olan murisin çocuğu, mirasbırakandan önce öldüyse veya başka bir sebepten mirasçı sıfatını kazanamıyorsa onun yerine belirlenen payı torun yani kök başının halefi alır.

Ölüm anında mirasbırakanın eşi hayatta ise ve birinci zümre ile ikinci zümreden kan hısımı yok ise eşin miras payı 3/4, üçüncü zümrenin yani dede ve ninenin miras payı ¼’tür. Eğer dedeler ve ninelerden biri hayatta değilse miras hayatta olmayan dede ve ninenin alt soyuna geçer. Dede ve nineler ile bunların çocukları hayatta değilse bu durumda eş tek başına mirasçı olur. Yani dede ve ninenin torunları, mirasbırakanın eşi hayatta iken mirasa ortak olamazlar.

Eğer ölüm anında mirasbırakanın eşi hayatta olmayıp ve birinci ve ikinci zümrede de ölenin kan hısımı yok ise bu durumda miras payının tamamı üçüncü zümre mirasçılarına kalır.

b-) Mirasbırakanın Evlatlığı Ve Evlatlığın Altsoyunun Mirasçılığı ve Yasal Miras Payları

Medeni Kanun’un 500/I hükmünde açıklandığı üzere evlatlık ve evlatlığın altsoyu evlat edinenin yasal mirasçısıdır ve birinci zümrede yer alır. Saklı payı olan yasal mirasçılar arasındadır. Evlatlığın altsoyunun yasal mirasçı sıfatını kazanmasında evlat edinme işleminden önce hayatta olması veya daha sonradan hayata gelmesi hukuken bir şeyi değiştirmez. Önemli olan mirasbırakanın vefat ettiği tarihte geçerli bir evlatlık ilişkisinin olmasıdır. Bu durum sadece evlat edinene karşı geçerlidir. Evlatlık ve altsoyu, evlat edinenin kan hısımlarından doğan haklarına halef sıfatıyla yasal mirasçı olamaz. Aynı maddenin ikinci fıkrası gereğince de evlat edinen, evlatlığın yasal mirasçısı olamaz. 

c-) Mirasbırakanın Sağ Kalan (Dul) Eşinin Miras Payı

Mirasbırakanın sağ kalan eşi de yasal mirasçılardandır. Sağ kalan dul eşin yasal mirasçı sıfatını kazanabilmesi için evlilik birliğinin kurulmuş olması ve murisin ölümü sırasında devam ediyor olması gerekir. Boşanma durumunda ise murisin eski eşi yasal mirasçı sıfatını kaybedeceği gibi ölüme bağlı tasarruf işleminden (vasiyetnameden) doğan haklarını da kaybeder. Boşanma davası devam ederken davalı veya davacı eşlerden birinin vefatı halinde davanın karşı tarafı olan eş evlilik ölüm nedeniyle sona erdiği için yasal mirasçı sıfatını kazanacaktır. Fakat hayatını kaybeden tarafın mirasçılarından biri davaya devam eder ve sağ kalan tarafın kusurluluğunu ispatlarsa sağ kalan eş, yasal mirasçı sıfatını kaybedecektir. 

Evlilik birliği kurulurken belirlenen mal rejiminin miras payına etkisi yoktur, eşler arasındaki mal rejimi terekenin aktifi belirlenmeden önce tasfiye edileceğinden sağ kalan eş açısından hak kaybı yaşanmaz.

Yasal mirasçı sıfatını haiz eş hiçbir zümrede yer almaz. Medeni Kanun 499 uyarınca eşin terekeden alacağı pay birlikte mirasçı olduğu zümreye göre belirlenir. Bu bağlamda eş birinci zümreyle beraber mirasçıysa terekeden dörtte bir oranında pay alır geri kalan dörtte üçlük kısım birinci zümre yasal mirasçıları arasında pay edilir. Eş, ikinci zümre ile birlikte mirasçı ise terekenin yarısında hak sahibidir kalan yarısı ikinci zümre yasal mirasçıları arasında pay edilir.

Üçüncü zümre yasal mirasçılarından anne ve baba tarafından ayrı ayrı olmak üzere büyük anne, büyük baba veya onların çocukları ile birlikte mirasçı olan eş terekeden dörtte üç pay alır, geri kalan dörtte birlik kısım sayılanlara pay edilir. Sayılanlar dışında kalan üçüncü zümre mirasçıları ile eş birlikte mirasçı olmaz, bu durumda eş tek başına mirasçıdır, terekenin tamamında hakkı vardır. Sağ kalan dul eşin miras payı birlikte mirasçı olduğu zümredeki kişi sayısına göre değişmeyeceğinden pay hesabı yapılırken önce yasal mirasçı sıfatını kazanan eşin miras payı belirlenmeli ardından belirlenen zümredeki mirasçı sayısına göre kalanı pay edilmelidir.

d-) Devletin Mirasçılığı

Mirasçısız tereke olmaz ilkesinin bir gereği olarak devlet, mirasçı sıfatına sahip nitelikte kimsenin olmadığı durumlarda Medeni Kanun’un 501 sayılı hükmü uyarınca yasal mirasçı sıfatıyla terekenin tamamı üzerinde hak sahibi olur.

*Örnek; muris Bay A’nın eşi Bayan B hayattadır. Bay A’nın Ç1, Ç2, Ç3 ve Ç4 olmak üzere dört çocuğu vardır fakat Ç1 ve Ç1’in çocuğu olan T1, Bay A’dan önce vefat etmiştir. T1’in ise TÇ1 ve TÇ2 adında iki çocuğu vardır. Bu durumda miras paylarını hesaplayacak olursak, hesaplamaya öncelikle hayatta olan eşin payını bulmakla başlamamız gerekir çünkü sağ kalan dul eşin payı sabittir ve terekenin geri kalanı zümrede bulunan yasal mirasçılar arasında dağıtılacaktır. Örnek olaydan Bayan B, birinci zümrede bulunan yasal mirasçılarla birlikte mirasçıdır bu sebeple terekeden alacağı pay dörtte birdir. Geri kalan dörtte üçlük kısım normal şartlarda Ç1, Ç2, Ç3 ve Ç4 arasında paylaştırılmalıdır. Olayımızda Ç1 muristen önce ölmüştür fakat mirastan alacağı pay zümrede halefiyet ilkesi gereği altsoyu olan T1’e kalacaktır, ne var ki T1 de muristen önce hayata veda etmiştir. Yine aynı ilke gereği T1’in altsoyu ve muris Bay A’nın torunun çocukları olan TÇ1 ve TÇ2 mirasta hak sahibi olacaklardır. Bu bağlamda Ç1’in payı olan dörtte üçün dörde bölünmesi sonucu hesaplanan onaltıda üç pay, zümrede halefiyet ilkesi gereği mirastan hak kazanan TÇ1 ve TÇ2 arasında paylaştırılacaktır. Üç bölü onaltının ikiye bölünmesi sonucu bulunacak oran üç bölü otuzikidir. Olayımızda TÇ1 üç bölü otuziki, TÇ2 üç bölü otuziki, Ç2 üç bölü onaltı, Ç3 üç bölü onaltı, Ç4 üç bölü onaltı ve sağ kalan dul eş olan Bayan B bir bölü dört oranında terekeden hak sahibi olacaklardır.

*Örnek; Bay A ile Bayan B, 2015 yılında evliliklerini sonlandırmışlardır ve bu evlilikten çocukları yoktur. 2016 yılında Bay A, Bayan C ile evlenmiştir ve üç tane çocuğu olmuştur. Bayan B ise evlenmemiştir. Bayan B’nin annesi BA ile babası BB, Bayan B daha çocukken  boşanmışlardır ve Bayan B’nin annesi BA’nın başka bir evlilikten Ç1 ve Ç2 olmak üzere iki adet çocuğu bulunmaktadır. Bayan B’nin annesi BA 2014 yılında vefat etmiştir fakat babası BB hayattadır. 2019 yılında ise Bayan B vefat etmiştir. Bu durum irdelendiği zaman ilk dikkat edilecek husus Bay A’nın mirasçı sıfatını kazanıp kazanmayacağıdır. Murisin hayatını kaybettiği sırada evlilik birliği bulunmadığı için Bay A mirasçı sıfatını kazanmayacaktır. Olayımızda bahsedilmemiş fakat eğer Bay A lehine ölüme bağlı tasarruf işlemi gerçekleştirilmiş olsaydı (aksi işlemden anlaşılmadıkça) Bay A o işlemden kaynaklı hakkını da boşanmanın gerçekleşmiş olmasından kaynaklı kaybedecekti. Bu durumda birinci zümre yasal mirasçılarından kimse bulunmadığı için zümrelerin önceliği gereği ikinci zümre yasal mirasçıları araştırılmalıdır. Olayımızda baba BB ve anne BA’nın altsoyu olan çocukları hayattadır. Terekenin tamamı baba BB ile anne BA arasında paylaştırılacaktır fakat anne BA muristen önce vefat ettiği için zümrede halefiyet ilkesi gereği payı altsoyu arasında paylaştırılacaktır. Bu durumda terekeden baba BB bir bölü iki, Ç1 bir bölü dört, Ç2 bir bölü dört oranında pay alacaktır.

*Örnek; Bay A ile Bayan B evlidir ve adı Ç olmak üzere bir adet çocukları vardır fakat Ç hayatını kaybetmiştir. Ç’nin evlatlık olan ÇE adında bir adet çocuğu vardır. Bu sayılanlar dışında Bay A’nın en yakın akrabası teyzesinin oğlu olan Bayan M’dir. Bay A’nın hayatını kaybetmesi durumunda miras paylarını hesaplayacak olursak ÇE’nin yasal mirasçı statüsünü kazanıp kazanmayacağının üzerinde durulmalıdır. ÇE, murisin çocuğu olan Ç’nin evlatlığıdır. Evlatlık bağı olduğu için çocuk ÇE’nin hak talep etmesi olanaksızdır, yasal mirasçı sıfatını kazanamaz zira bu sıfatı yalnızca evlat edinene karşı kazanabilir. Bu sebeple birinci zümre mirasçısı bulunmamaktadır. Bay A’nın yaşayan en yakın akrabasının kuzeni Bayan M olarak belirtilmiştir buradan anlaşılacağı üzere ikinci zümre yasal mirasçısı da bulunmamaktadır. Üçüncü zümre yasal mirasçıları sınır olmaksızın altsoyu da kapsadığı için büyükanne ve büyükbabanın altsoyu olan kuzenler yani olayımızda olduğu haliyle teyzenin çocuğu da üçüncü zümreye dahildir fakat olayımızda eş Bayan B yaşadığı için yasa gereği Bayan M yasal mirasçı sıfatını kazanamayacaktır. Bayan M’nin yasal mirasçı olabilmesi için sağ kalan dul eş olan Bayan B’nin murisin vefatı sırasında yasal mirasçı sıfatını kazanamıyor olması gerekir. Bu sebeple eş ile üçüncü zümrenin birlikte mirasçılığı gündeme gelmeyecek ve eş Bayan B tüm mirasın sahibi olacaktır.

2-) Saklı Paylı Mirasçılar

Yasal mirasçılardan bazıları kanun koyucu tarafından saklı paylı mirasçı olarak ilan edilmiştir. Medeni Kanun 505 ve 506 sayılan bu saklı paylı mirasçılar mirasbırakanın altsoyu, anası, babası ve eşidir. Muris, saklı payları kendi iradesiyle dahi ortadan kaldıramaz. Mirasbırakanın yasal mirasçıların hakkını gözetmeksizin yapacağı tasarruf (devir) işlemlerine karşı saklı paylı mirasçılar, saklı payları oranında söz konusu işleme itiraz edebileceklerdir. Saklı payı olmayan yasal mirasçıların ise murisin böyle bir tasarruf işlemine karşı kullanacakları hukuki bir araçları bulunmamaktadır. Saklı paylı mirasçıların haklarını zedeleyen işleme karşı saklı paylarını korumak için açacakları dava tenkis davasıdır. Dava sonucunda hak ihlali teşkil eden işlem saklı pay oranında geçersiz kılınacaktır. Muris ancak terekenin saklı paylar dışında kalan kısmında tasarruf yetkisini serbestçe kullanabilir. Saklı payı ihlal edilen mirasçı Medeni Kanun 560 uyarınca dava şartlarını kaçırmadan tenkis davası açmalıdır. Dava açılmaz ise her ne kadar saklı payları ihlal eden bir tasarruf işlemi mevzubahis olsa da işlem geçerli kabul edilecektir.

Altsoyun saklı payı, yasal miras payının yarısı kadardır. Murisin anasının ve babasının saklı payı yasal miras payının dörtte biri kadardır. Sağ kalan dul eşin saklı payı ise birlikte mirasçı olduğu zümreye göre yine değişiklik göstermektedir. Yasal mirasçı olan eşin saklı payı birinci zümre ve ikinci zümreyle birlikte mirasçı olduğu takdirde yasal miras payının tamamıdır yani değişmez. Üçüncü zümrede bulunan zümre başları veya onların çocuklarıyla mirasçı olduğu ise yasal miras payının dörtte üçü kadar saklı payı vardır. Eğer eş tek başına yasal mirasçı ise de yine yasal miras payının dörtte üçü kadar saklı payı olacaktır.

*Örnek; Bay A ile Bayan B evlidir fakat bu evlilikten çocukları yoktur. Bay A’nın K1, K2 ve K3 olmak üzere üç kardeşi vardır. Bay A’dan önce vefat eden kardeş K2’nin de KÇ1 ve KÇ2 olmak üzere iki çocuğu vardır. Bay A’nın babası vefat etmiştir fakat annesi Bayan AA hayattadır. Bay C ise Bay A’nın en yakın arkadaşıdır ve Bay A tarafından vasiyet yoluyla mirasçı kılınmıştır. Bay A’nın vefatı halinde saklı paylar gündeme gelecektir. Öncelikle saklı miras payları, yasal miras payları üzerinden hesaplanır. Olayımızda sağ kalan dul eşin ikinci zümre yasal mirasçıları ile birlikte mirasçı olduğu görülmektedir. Bu sebeple eşin miras payı bir bölü ikidir. Geriye kalan bir bölü iki oranında tereke hayatta kalan anne AA ve ölen babanın payını kazanacak olan kardeşler arasında paylaştırılır. Bay A’nın annesi olan AA, bir bölü ikinin ikiye bölünmesi ile bir bölü dört oranında yasal miras payına hak kazanacaktır. Vefat eden babanın da payı aynı şekilde bir bölü dörttü ve üç kardeşe pay edilecekti, bu sebeple K1 bir bölü oniki, K3 bir bölü oniki ve muristen önce vefat eden K2’nin çocukları olan KÇ1 bir bölü yirmidört, KÇ2 bir bölü yirmi dört yasal miras payına sahip olacaklardı. Fakat Bay A vasiyet yoluyla iradi mirasçı atadığı için yalnızca saklı paylı mirasçılar tereke üzerinde hak iddia edebileceklerdir. Bu durumda hayatta olan anne AA ve sağ kalan dul eş bayan B açısından saklı pay hesaplanmalıdır. K1, K3, KÇ1 ve KÇ2 tereke üzerinde hak iddia edemezler. İkinci zümre mirasçılar ile birlikte mirasçı olan bayan B’nin saklı payı, yasal miras payına eşittir ve bir bölü ikidir. Annenin ve babanın saklı payı ise yasal miras payının bir bölü dördü kadardır, anne AA’nın yasal miras payı olan bir bölü dördün bir bölü dördü bir bölü onaltıya eşittir, AA’nın saklı payı bir bölü onaltıdır. Tereke üzerindeki saklı payların toplamı dokuz bölü onaltıdır yani muris terekenin kalan kısmı üzerinde (yedi bölü onaltı) serbestçe tasarruf yetkisini kullanabilir. Bu durumda Bay C’ye vasiyet yolu ile mirastan verilebilecek paylar hakkında şunlar söylenebilir; murisin serbest tasarruf oranı olan yedi bölü onaltının tamamı vasiyet edilmiş olabilir. Muris tarafından serbest tasarruf oranının üzerinde pay verilmesi halinde ise saklı paylı mirasçı olan Bayan B ile anne AA tenkis davası yolu ile haklarını koruyabilirler. Bir diğer ihtimal ise Bay C’ye serbest tasarruf oranının altında miras bırakılmış olmasıdır, bu durumda ise murisin tasarruf etmediği kalan kısım yasal mirasçılar arasında pay edilecektir.

Related Posts